İç Düşünce Dünyası


Melih Can Ekşioğlu

4 years ago


İnsula lobu tat ve lezzet alma duyusuyla, aynı zamanda iğrenme ve tiksinme duygularıyla da ilgilidir ama hepsinin ötesinde bu bölgede, bedenimizin içsel algısına dair bir “harita” bulunur. Yani vücudumuzun adeta iç haritası insula bölgesinde temsil edilir. Dolayısıyla araştırmacılar beyindeki insula lobunun, beden farkındalığının kontrol edildiği bir yer olduğunu düşünmektedir.

Meditasyon yapan insanlar sürekli olarak bir “içe dönüş” talimi yaptıklarından, beyin tarama çalışmaları sonucunda bu insanların insula loblarının normal insanlardan daha büyük ve kalın olduğunun görülmesi şaşırtıcı değildir. Beyinde bir bölgenin kalınlaşması veya büyümesiyse o bölgeyle ilişkin fonksiyonları kontrol kabiliyetinin artması, o bölgenin daha rahat kontrol edilebilir bir sisteme dönüşmesi demektir. İnsula lobundaki büyüme sonucunda, beyinde iç farkındalığı algılayan ve onu kontrol eden bir bölgenin de büyümesi söz konusudur.

Beynimizle ilgili temel bir kuralı bu vesile ile tekrar hatırlayalım:” Kullan ya da kaybet.” Beynimizdeki devreler kullanıldıkça gelişir, kalınlaşır ve hızlanır. Bir başka deyişle o devrelerin aracılık ettiği işlevler daha otomatik daha ustalıkla yapılabilir hale gelir. Kullanılmayan devreler ise tam tersine, zamanla zayıflayarak güçlerini ve çevikliklerini kaybederler.

Şimdi bu temel bilgi ile meditasyon çalışmalarının sonuçlarını birleştirelim: Eğer içsel farkındalıkla ilgili bir deneyim yaşamıyor bu konuda kendinizi sistemli olarak eğitmiyorsanız neticede bu devreler yavaşça zayıflar ve anda kalma, dikkat kesilme, dikkati bir işten bir işe rahatlıkla çevirme, düşünsel dinginliği yakalama gibi konularda gittikçe daha çok güç kaybedersiniz. Fakat bu devreleri çalıştıran meditasyon, ibadet, akış, tefekkür, zikir gibi derin zihinsel deneyimleri tekrarladıkça bunlara ait beyin devrelerini kuvvetlendirirsiniz. Böylece usta bir bisiklet sürücüsünün eforsuz bir şekilde bisiklet sürebilmesi gibi istediğimiz zaman bahsi geçen “dingin” zihin durumlarına geçebilmeniz gittikçe kolaylaşacaktır. Fabrika ayarlarımıza göre “bu an”da kalma konusundaki gelişkin devrelerin beynimizde bize hazır olarak sunulmadığını düşünürsek bu tip pratiklerin özellikle günümüzün şehirli insanları için ne denli önemli olduğu hemen anlaşılabilir.

Meditasyon gibi içe dönmeye yönelik hareketler üzerine yoğunlaşan insanların beyninde, insula bölgesindeki bu büyüme dışında başkaca değişimler de gerçekleşir. Bu kişilerin beyinlerinin diğer bir çok bölgesinde, özellikle de ön beynin “beyin kabuğu” dediğimiz kısmında bir kalınlaşma görülmektedir. Ön beyin bizim “icra işlevleri” yahut “yüksek zihinsel işlevler” dediğimiz özelliklerimizi kontrol eden bir bölümdür.Beynimizin bizi biz yapan bölümü burasıdır. Buranın kalınlığının artması bize iradi olarak zihnimizi ve bedenimizi belli durumlarda yönlendirebilme, algılarımızı kontrol edebilme, algılarımızın şiddetiyle oynayabilme, yani ağrıyı yahut acıyı istediğimiz kadar hissedebilme, şefkati istediğimiz kadar azaltıp artırabilme gibi birtakım “isteğe bağlı duygudurum ayarlamaları yapabilme” tarzında imkanlar sağlamaktadır.*

Bu araştırmalar sonucunda da duygularımızı idrak etmemizi sağlayan bir takım zihinsel deneyimlerin olduğu ortaya çıkmıştır.Bunlar : meditasyon, ibadet, akış, tefekkür, zikir gibi derin zihinsel deneyimlerdir. Bu faliyetlere hayatımızın olağan akışı içinde ne kadar çok yer verirsek iç bakışımız, duygularımızı algılayışımız o kadar sağlıklı olacaktır. Duygularımızı algılayışımız ne kadar sağlıklı olursa hayatımız da o kadar sağlıklı, huzurlu, yaşanmaya değer olur.

Teşekkürler…

*İnsanın Fabrika Ayarları (2.Kitap İlişkiler ve Stres / Sİnan Canan / Tuti Kitap/2.Baskı 2020


Diğer Yazıları Görüntüle