Hareket Edelim


Melih Can Ekşioğlu

4 years ago


Hangi canlıların beyni vardır sorusunu sorunca karşımıza ilginç bir ayrım çıkar: Yer değiştirebilen yani hareket edebilen ve çok hücreli olan bütün organizmaların bir “kafası” ve o kafanın içinde de beyin yahut beyne benzeyen bir organ bulunur.Tüm canlılar çeşitli şekillerde hareket ederler fakat “yer değiştirme” mesela bitkilerin yapabildiği bir şey değildir. Çoğu bitki -özellikle karasal bitkiler- bir yerde sabit durur ve sadece beden biçimlerini değiştirecek şekilde hareket eder. Ama -biz dahil- tüm hayvanlar, bir yerden bir yere hareket edebilir, yer değiştirebilir özelliktedir. İşte bu yetenek, karmaşık bir veri işleme sisteminin varlığını yani beynin varlığını mecbur kılar.

Organizmanın yer değiştirmesi söz konusu olduğu zaman, o canlıda ilave bir ihtiyacın ortaya çıktığını görürüz: Canlının etrafının farkında olması, besine doğru gitmesi, tehlikeden kaçması, acıdan sakınması ve uzaklaşması gibi, alıcılar aracalığıyla edinilen bilgilere göre “yön değiştirebilmesi” gerekir. Bunun için de duyu organlarına ve o duyu organlarının verilerini değerlendirecek bir merkezi işlem birimine ihtiyaç vardır.İşte bu merkezi işlem birimine biz “beyin” diyoruz. Bu açıdan baktığımız zaman, çok hücreli bir canlıda yer değiştirme şeklinde bir hareket varsa bir beyin; bir beyin varsa da bir şekilde hareket olmak zorundadır.

Beynin en gelişmiş versiyonu, bildiğimiz kadarıyla insanda bulunur. Yaptığımız tüm işlevler, beynin ürettiği tüm tepkiler, aslında harekete dayalı yanıtlardır. Elbette ki en gelişmiş versiyona sahip canlılar olarak, hareket repertuarı açısından en zengin tür olmamızda şaşırtıcı olmamalı.Mesela bu satırları yazan ben ve okuyan sizler, hiç de azımsanamayacak derecede karmaşık hareketleri birbiri ardına düşünmeden sergileyebiliyoruz.

Günümüzde özellikle şehirli insanlar için “hareketsizlik” sayısız hastalığın temelini oluşturuyor. Mesela günümüzde obezite bugün şehirli insanın en önemli problemlerin başında geliyor. Kan şekerimizi düzenleyen ve pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun etkisinin azaldığı şeker hastalığı tipi, özellikle aşırı kilo ve yanlış beslenme ile yakından ilişkili. Bu duruma “insülin direnci” adı da veriliyor.Hareketsizlik, böyle metabolik sorunların yanında, depresyon, melankoli, yenilikçi düşüncelerin azalması, sıkıntı ve bunalımlar gibi birçok zihinsel ve beyin temelli probleme de zemin hazırlıyor. Fakat basit de olsa sürekli yapılan egzersize başlandığında vücudumuz bu tip sıkıntılarla çok iyi başa çıkabilmeyi başarıyor. Birkaç haftalık rahat bir egzersiz rutiniyle, var olan insülin direncinin dahi normale dönmeye başladığını, klinik olmayan hafif depresyonun hızla düzeldiğini, yaratıcı düşüncelerin arttığını ve zihinsel enerjinin hızla yükseldiğini açıkça biliyoruz.Hareket etmenin hayatımızdaki etkisini gösteren bu kadar çok delilimiz varken, bu mucizevi ve basit eklemeyi bir türlü hayatımıza yerleştirmiyor olmamız, hayatımızı daha sağlıksız,mutsuz ve daha yaşanamaz hale getiriyor.


Diğer Yazıları Görüntüle