Aşkın Sırrı


Nehar Sezgin

4 years ago


Dağ başında

Rastladım ak sakallı birisine

Bin yıllık bir halıya bin yıldan beri

Bağdaş kurmuş bir çınar gibiydi

Sordum ona

Aşk ne ustam, hayatın sırrı ne?

Aşk ne ustam, hayatın sırrı ne?

Koskoca bir hayat var önümde

“Aşk ne ustam, hayatın sırrı ne?” İnsanoğlunun var olduğundan beri cevap aradığı bu sorular nasıl oluyor da bilim ve teknolojide bu kadar ilerlediğimiz bu yüzyılda bile hala tam anlamıyla cevaplanamıyor? Aşkın vücutta gerçekleşen birtakım kimyasal tepkimelerin sonucunda ortaya çıktığı bilimsel olarak bilinse de bilebildiği, kavrayabildiği şeyler gözünde sıradanlaşan, değersizleşen insanın tüm bu bilgilere sahipken dahi hala aşık olabilmesi aşkın bir de mana boyutunun varlığına delildir diyebilir miyiz? Eğer mana boyutu varsa o zaman insanın özünde gerçekleşiyor olmalı değil mi?

Hayatın sırrının ne olduğu da belki de aşkın mana boyutunun meydana geldiği özde saklıdır. Bizler modern insan olarak her şeyi denklemlere dönüştürerek izah edilip manasının kaybedilmesine o kadar bağımlı olmuş durumdayız ki başkalarının açıklayamayacağı, ancak ve ancak kişinin iç dünyasına yapacağı yolculuklarla var olacak manevi kavramlara ulaşamıyor ve bu ulaşamamanın getirdiği sancılar içerisinde kıvranıyoruz. Oysa sırf anlamak, ulaşabilmiş olmak için basitleştirmeye çalıştığımız bu kavramlar belki de aslında anlaşılmak, bilinmek için değil de sadece aranmak için vardır. Aslında ulaşmamız gereken şeyler bu arama halindeyken, yolculuk esnasında karşılaşacaklarımızdır belki de.

F = m.a gibi aşk = X , Hayatın Sırrı = Y demeye çalışıyor denklemi çözemeyince de psikolojik buhranlar yaşıyoruz. Fakat bu esnada denklemde eksik bilinmeyenlerin olabileceği ihtimalini tamamen göz ardı ediyoruz. Herkes için hayatın sırrının, aşkın tanımının aynı olmasını beklemek yerine herkesin kendi denkleminde özüne ait bilinmeyenlerin olduğunu anlayıp hayat yolunu yürürken iç dünyalarımızda kendi özümüzdeki bilinmeyenleri aramanın bizi zamanla kendi cevaplarımıza, tanımlarımıza ulaştıracağını düşünüyorum.

Her ne kadar sonuca ulaşma fikri arayışta ve sürekli yolda olmaktan çok daha cazip ve konforlu görünse de madde merdiveniyle mana duvarının ardını görmeye çalışmak mikroskopla gök cisimlerini izlemeye çalışmaktan farksız, beyhude bir çaba olacaktır...


Diğer Yazıları Görüntüle